Gecikmiş dil ve konuşma, çocuk gelişimi sürecinde ebeveynlerin en sık karşılaştığı ve endişe duyduğu konulardan biridir. Bu terim, çocuğun yaşından beklenen dil ve konuşma becerilerini edinmede gecikme yaşamasını ifade eder. Ancak unutulmamalıdır ki, "gecikmiş dil ve konuşma" bir tanı değil, altta yatan farklı nedenleri olabilecek belirti ve gözlemler bütünüdür. Bunu bilmek şu nedenlerle çok önemlidir:
Yanlış Anlama Riskleri: Bazen ebeveynler, çocuğun durumunu sadece bir "gecikme" olarak değerlendirip, altta yatan daha ciddi bir durumun (işitme kaybı, gelişimsel dil bozukluğu, otizm spektrum bozukluğu gibi) gözden kaçmasına neden olabilirler.
"Bekle ve Gör" Yaklaşımının Tehlikeleri: "Nasıl olsa konuşur," "erkek çocukları geç konuşur" gibi yaygın inanışlar, erken müdahale fırsatlarının kaçmasına yol açabilir. Oysa dil ve konuşma gelişiminde erken müdahale, çocuğun uzun vadeli gelişimi açısından kritik öneme sahiptir.
Yanlış Yönlendirme ve Yanlış Müdahale Riskleri: Gecikmenin altında yatan gerçek neden doğru tespit edilmediğinde, doğru müdahale stratejisi de belirlenemez. Bu durum en iyi ihtimalle doğru müdahale için kritik dönemin kaçırılmasına, bazen de gerçekten kabul edilebilir bir gecikme yaşandığı halde yersiz kaygıya ve çocuğa gereksiz yere çok ciddi bir sorunu varmış gibi yaklaşılmasına neden olur.
Her çocuk kendi hızında gelişse de, dil ve konuşma gelişiminde genel olarak beklenen bazı önemli dönüm noktaları vardır. Çocuğunuzun gelişimini takip ederken aşağıdaki genel beklentileri göz önünde bulundurabilirsiniz. Gelişim basamakları her zaman genel rehberlerdir, katı kurallar değil!
İsmini duyduğunda tepki verir.
"Hayır", "gel", "ver" gibi basit yönergeleri anlar.
"Anne", "baba" gibi ilk anlamlı kelimelerini söyler.
İstediği şeyi işaret ederek gösterir.
"Ba-ba-ba", "de-de-de" gibi hecelemeler yapar.
Yaklaşık 10-20 kadar kelime kullanır.
Vücut bölümlerini (burun, göz gibi) gösterir.
Basit soruları (Bu ne? Kedi nerede?) anlar.
Hayvan seslerini taklit eder.
En az 50-100 kelime kullanır (bazı kaynaklar 90-100 kelime der).
İki kelimeli basit cümleler kurar ("anne geldi", "top ver").
Basit yönergeleri görsel ipuçlarına ihtiyaç duymadan (topu kovaya at, bardağı bana getir) yerine getirir.
Basit sorular sorar. (Bu ne? ve ilerleyen aylarda Baba nerede? gibi)
Yaşıtlarının konuşmalarına ilgi gösterir, anlar ve cevaplar.
Yaklaşık 250-500 kelime ve daha fazlasını kullanır.
Üç veya daha fazla kelimeden oluşan cümleler kurar ("anne topu bana ver", "babam işe gitti").
Daha karmaşık sorular sorar ("Nereye gidiyoruz?").
Konuşmasının büyük bir kısmı (yaklaşık %75'i) yabancılar tarafından da anlaşılır hale gelmiştir.
Çocuğunuz yukarıdaki listede bahsedilen kriterlerin tamamını karşılıyorsa dil ve konuşma gecikmesi yaşamıyordur.
Ancak, bu kriterlerden birkaçını karşılamaması bile her zaman endişelenmenizi gerektirmez. Her çocuğun bireysel farklılıkları ve gelişim hızları vardır.
Önemli olan, birkaç dönüm noktasını kaçırmasından ziyade, çocuğunuzun genel gelişim seyrindeki tutarlılık veya belirgin ve sürekli gecikmelerdir.
Eğer aşağıdaki durumları fark ederseniz, vakit kaybetmeden bir uzmana danışmanız önemlidir: Öncelikle çocuğunuzun gelişimini bütüncül olarak değerlendirebilecek bir çocuk doktoru, çocuk nöroloğu veya çocuk psikiyatristi ile görüşmek ve sonra bir dil ve konuşma terapistinden detaylı bir değerlendirme almak en doğru adımdır.
18 ay (1.5 yaş) civarında hala ilk sözcükleri yoksa veya jestlerle dahi iletişim kurmuyorsa.
2 yaş civarında sınırlı sayıda sözcük kullanıyor, iki sözcüklü cümle kurmuyorsa.
Konuşma becerileri yaşından beklenen düzeyde ilerleme göstermiyor veya geriliyor gibi hissediyorsanız.
Söyleneni anlamakta güçlük çekiyorsa, basit yönergeleri takip edemiyorsa.
İsmini duyduğunda tepki vermiyor, göz teması kurmaktan kaçınıyor veya başkalarıyla ve yaşıtlarıyla sosyal etkileşim kurmakta zorlanıyorsa.
Seslere ve çevresel gürültülere tepkisiz görünüyorsa veya yüzünüze bakmadan söylediğiniz şeyi tam anlayamıyorsa.
İletişim kurmaktan genel olarak kaçınıyorsa veya kendi dünyasında gibi görünüyorsa.
Daha önce konuştuğu kelimeleri veya cümleleri kullanmayı kısa bir zaman aralığında veya birden bıraktıysa.
Bol Bol Konuşun ve Kitap Okuyun: Çocuğunuzla sık sık konuşun, onunla sohbet edin, gün içinde yaptıklarınızı, gördüklerinizi anlatın. Beraber okuduğunuz kitaplar, izlediğiniz çizgi filmler, yaptığınız geziler üzerine konuşmak çocuğun kelime dağarcığını zenginleştirmenin ve cümle yapılarını öğrenmenin en etkili yollarından biridir. Resimli hikaye kitapları, hem size üzerine konuşacak konu sağlamak hem de resimler üzerine sorular sorup yorumlar yapabilmek için harika kaynaklardır.
Çocuğunuzu Taklit Edin ve Yanıt Verin: Çocuğunuz konuşmaya yeni başlıyorsa, onun çıkardığı sesleri, heceleri veya ürettiği basit kelimeleri taklit ederek ona geri bildirim verin. Onunla "karşılıklı, sırayla konuşma" fırsatları yaratın, yani o bir ses çıkardığında siz de bir ses çıkarın. Bu, iletişimin temelini anlamasına yardımcı olur.
Oyun Oynarken Konuşma Fırsatları Yaratın: Oyun zamanlarını dil gelişimini desteklemek için kullanın. Oyuncaklarla oynarken ne yaptığınızı anlatın ("Ayıcık şimdi uyuyor," "Kamyon gidiyor, vınn vınn!"), açık uçlu sorular sorun ("Ayıcık ne yiyecek?", "Şimdi ne yapsın?"). Bunun için “eğitici materyallere” ihtiyacınız yok.
Basit ve Net Cümleler Kullanın: Çocuğunuzun yaşına ve anlama seviyesine uygun, kısa ve net cümleler kurmaya özen gösterin. Karmaşık cümleler yerine "Topu al," "Su içelim," gibi ifadeler kullanın. Genel kural “bir fazlasını” söylemektir. Çocuğunuz “su” diyorsa siz “su iç” dersiniz. “Su içelim mi” demek pek yararlı olmayacaktır.
Çocuğunuza Zaman Tanıyın ve Cümlelerini Tamamlamayın: Çocuğunuz konuşmaya çalışırken sabırlı olun ve ona düşünmesi ve kendini ifade etmesi için yeterli zaman tanıyın. Cümlelerini onun yerine tamamlamayın. Bu, kendine güvenini artırır ve dil gelişimini destekler.
Düzeltmeler: Anlaşılırlıktan Çok İletişime Odaklanın: Gecikmiş dil söz konusu olduğunda çocuğunuzun anlaşılırlığı geri planda olmalıdır. "Emma" diyen çocuğunuza "Emma değil eeel-maaa" demek yerine elmayı vermelisiniz. Daha da iyisi elmayı "Elma ver" diyerek vermenizdir. Böylelikle asıl sorunumuz olan dil gelişimine destek olmuş oluruz.
Fırsatları Kullanın: İletişim İsteğini Teşvik Edin: Çocuğunuz bazı isteklerine sadece sizin aracılığınızla ulaşabilir. Bu durumlar dil gelişimi için en uygun anlardır. Örneğin çocuğunuz dolabın üst rafındaki arabayı almanızı, sadece parmakla işaret ederek istiyorsa, önce onu anlamadığınızı belli ederek tepki bekleyin, yine parmakla işaret ederse “Araba mı?” deyip bekleyin, yine işaret ederse “Haaaa arabaaa” diyerek arabayı verin. Çocuğunuz ilk seferde “ababa” deseydi biz bir sözcük daha ekleyip “Araba veeeer” diyerek arabasını hemen verecektik ama hiç bir şey söylemediği senaryoda da arabasına ulaştı. Bu kafa karıştırıcı olabilir ama burada amaç çocuğun canını sıkıp iletişim isteğini yok etmeksizin ihtiyaçlarına kolay ulaşmanın kolay yolunu modelleyerek göstermektir.
Ekran Süresini Sınırlayın ve Bilinçli Seçimler Yapın: Özellikle 2 yaş altındaki çocuklarda ekran maruziyetinden olabildiğince kaçınılmalıdır. Ekranlar iki yaşına kadar çocukların tek başlarına yararlanabileceği içeriklere sahip değildir. Daha büyük çocuklarda ise yaşına ve gelişimine uygun, etkileşimli ve eğitici içerikler tercih edilmelidir. Asıl tehlike kontrolsüz ve sınırsız erişimdir. Ekran başında geçirilen zamanlarda çocuğunuzla aktif olarak etkileşim kurmak (birlikte izlemek, izleneni yorumlamak) dil gelişimine katkıda bulunabilir. Doğru seçilen uygulama ve oyunlar da bu amaç için kullanıldığında oldukça yararlı olabilir.